21 Aralık 2017 Perşembe

Sakız Adasında 2 Çocukla 2 Gün -Part 2

Uzay biraz yorulmuş galiba
Fırtınanın koca palmiyeye ettiği

Güne tabi ki sabahın köründe güne başladık.  Uyandığımızda dışarıda inanılmaz bir fırtına vardı. Yağmur, rüzgar deniz acayip dalgalıydı, bir ara dönemeyeceğiz herhalde dedim. Bir süre çocukları odada oyaladıktan sonra kahvaltıya geçtik. Otelin kahvaltısı kesinlikle harikaydı. Küçük bir açık büfe gibi gözükse de  her şey düşünülmüştü. Taze portakal suyundan greyfurt suyuna kadar her şey vardı. Ekmekler, kruvasanlar harikaydı. Daha ilk dakikada Cancan kendine meyve suyu almaya çalışırken büfeyi yıktı bardak kırdı. Uzun ve keyifli bir kahvaltı sonrası otelden ayrılıp arabayı teslim etmeye gittik. Neyse ki feribotlar zor da olsa gelmiş, dönüş saatinde de hava iyi gözüküyormuş. Ama arabayı teslim ederken akşamki fırtınanın tahmin ettiğimizden de etkili olduğunu yerinden sökülmüş palmiyeyi görünce anladık.

Arabamız olmadığı için ikinci günü Sakız merkezde gezerek değerlendirdik. Önce kale içine girdik orada dolaşıp arka tarafta bir çıkıştan çıktık. Tam karşımızda bir park bulunca çocukları götürmemek olmazdı tabi. Parkta oynarken sağanak yağmura yakalanıp minicik bir kulübeye sığındık. Biraz dinince de kendimize güzel bir kahve içebileceğimiz bir yer aradık. Bu sefer benim ara sokak tutturmam işe yaradı Anthill Cafe'yi bulduk. Minik, mis gibi kahve kokulu bir yer. Çalışanları güler yüzlü kahveleri nefisti belki 2 saat orada oturduk. Uzay uyudu biz yağmurun dinmesini bekledik. Sonrasında çarşıyı, sahili, dükkanları gezdik. Ama aklımızda yel değirmenlerini gitmek vardı. Önce kale içinden geçip gitmeyi denedik olmadı bi baktık başladığımız yere geri dönmüşüz. sonra yine sorduk bu sefer kalenin surlarını kuzeye doğru takip ettik bittiği yerde çok güzel bi, taverna bulduk. İskele Taverna vaktimiz olsa orada bi ouzo içmeden yola devam etmezdim de ancak feribota yetişeceğimiz için pas geçmek zorunda kaldık ama bir daha gidersem ahtım olsun oraya gideceğim. Bir gece önce aradığım yemek yemek istediğim hayal ettiğim yer orasıydı. 30 dakikalık bir yürüyüşün sonunda yel değirmenlerini bulduk. Fotoğraf çekildik, Uzay ve Can taşlarla oynadı ve aynı hızla geri döndük.
iki değil üç çocuklu hayat :)

Ve tabiki neko kangurumuz her bebekli annenin eli kolu her şeyi onsuz olmaz
Kısa ama keyifli bir seyahatti. Bir sonraki durağımız Paris ama bu sefer Cücü ile başbaşa gidiyoruz....

Sakızda 2 Çocukla 2 Gün yazısının ilk bölümüne buradan ulaşabilirsiniz.

Hiç yorum yok: